T24 Haber Merkezi
T24 yazarı Tolga Şardan‘ın hakkında başlatılan soruşturma kapsamında tutuklanmasına gerekçe gösterilen “MİT’in Cumhurbaşkanlığı’na sunduğu ‘yargı raporu’nda neler var?” başlıklı yazısına erişim engeli getirildi.
Engelleme kararını, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın başvurusu üzerine, İstanbul 1. Sulh Ceza Hâkimliği verdi. Hâkimlik kararı şöyle: İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 02.11.2023 tarihli 2023/234037 soruşturma sayılı yazısı ile 5651 sayılı kanunun 8/A maddesi gereği bahse konu URL adresine erişimin engellenmesini talep etmiş olmakla, dosya yukarıdaki değişik iş sırasına kayıt edildi. Evrak incelendi. GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: YASAL MEVZUAT; 5651 Sayılı Kanunu Madde 8 (1) İnternet ortamında yapılan ve içeriği aşağıdaki suçları oluşturduğu hususunda yeterli şüphe sebebi bulunan yayınlarla ilgili olarak erişimin engellenmesine karar verilir: a) 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununda yer alan; 1) İntihara yönlendirme (madde 84), 2) Çocukların cinsel istismarı (madde 103, birinci fıkra), 3) Uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanılmasını kolaylaştırma (madde 190), 4) Sağlık için tehlikeli madde temini (madde 194), 5) Müstehcenlik (madde 226), 6) Fuhuş (madde 227), 7) Kumar oynanması için yer ve imkân sağlama (madde 228), suçları. 6518 Sayılı Yasanın (93.maddesiyle değişik 5651 sayılı yasanın) 9. Maddesi; ”(1) İnternet ortamında yapılan yayın içeriği nedeniyle kişilik haklarının ihlal edildiğini iddia eden gerçek ve tüzel kişiler ile kurum ve kuruluşlar, içerik sağlayıcısına, buna ulaşamaması hâlinde yer sağlayıcısına başvurarak uyarı yöntemi 5651 sayılı Kanun’un 9. maddesinde aranan “internet yoluyla yapılan yayın içeriği nedeniyle şikayetçinin/talep edenin kişilik haklarının ihlal edilip edilmediği” ile “sulh ceza hakimliğine yapılacak başvuru sonucu verilebilecek olası bir erişimin engellenmesi kararının, kişilerin düşünce ve ifade özgürlüğünü, ulusal ve uluslararası mevzuat çerçevesinde sınırlayıcı nitelikte olup olmayacağı” hususlarıdır. Bu doğrultuda bahsi geçen “kişilik haklarına saldırı” ve “ifade özgürlüğü” kavramlarının, suça konu edilen eylemle verilecek ceza veya güvenlik tedbiri arasında bir denge kurulması, dolayısıyla suç ve cezada Adaletin sağlanması bakımından kısaca açıklanmasında fayda bulunmaktadır. Kişilik haklarının ihlali: Kişilik hakları, özel hukukta kişinin doğumuyla birlikte kazandığı ve üzerine kişisel gelişimiyle birlikte her geçen gün yeni değerler kattığı kişiliğinin, maddi ve manevi bütünlüğünün, yeri geldiğinde isminin, mesleki kariyerinin, ailesinin ve hatta sosyal çevresinin üzerinde biriktirdiği, kısacası kendini gerçekleştirme yolunda elde ettiği tüm maddi ve manevi bütünlüğü üzerinde elde ettiği beşeri kazanımlarının ve zaman içinde değişen-genişleyen menfaatlerinin hukuk düzeni tarafından koruma altına alınan yönüdür. Hukuk disiplini anlamında ise kişilik hakkı, her zaman varolan, tükenmeyen, herkese karşı ileri sürülebilen, özel hukukta mutlak haklar kategorisinde yer alan, kişinin yaşadığı sürece kendisine sıkı sıkıya bağlı, kolaylıkla vazgeçemeyeceği ve devredilemez özelliklerde olan şahısvarlığı haklarındandır. 4721 sayılı Türk Medeni Kanun’un “Hak ehliyeti” başlıklı 8. maddesi; “Her insanın hak ehliyeti vardır. Buna göre bütün insanlar, hukuk düzeninin sınırları içinde, haklara ve borçlara ehil olmada eşittirler.” genel kuralıyla tüm bireylerin Adalet önünde eşit hak ehliyetlerine sahip olduğunu anlatmaktadır. Adı geçen Kanun’un “Kişiliğin korunması” üst başlığında yer alan 24. maddesi; “Hukuka aykırı olarak kişilik hakkına saldırılan kimse, hâkimden, saldırıda bulunanlara karşı korunmasını isteyebilir. Kişilik hakkı zedelenen kimsenin rızası, daha üstün nitelikte özel veya kamusal yarar ya da Kanun’un verdiği yetkinin kullanılması sebeplerinden biriyle haklı kılınmadıkça, kişilik haklarına yapılan her saldırı hukuka aykırıdır.” maddesiyle, herhangi bir hukuka uygunluk sebebi olmaksızın kişilik hakkına karşı yapılan her saldırının hukuka aykırı olduğunu ve bu saldırıya uğrayan kimsenin hakimden bu özel kanun maddesine göre de korunma isteyebileceğini düzenlemektedir. Kişilik haklarına dair yukarıdaki düzenlemeler, kişinin bu temel hakkını sınırlayabilen durumları, “kişinin rızası, daha üstün nitelikte özel veya kamusal yarar veya kanunun verdiği yetkisinin kullanılması” olarak sınırlandırmış, bu durumlar haricinde kişinin sahip olduğu kişilik haklarına karşı her tür saldırının mutlak suretle “hukuka aykırı” olduğunu belirtmiştir. Haksız fiil, hukuka aykırı fiil ve suç kavramları şüphesiz birbirinden farklı tanımları olan kavramlardır. Sırasıyla, “haksız fiil”; bir kişinin veya toplumun değişen ve göreceli menfaatlerini ihlal eden, içinde mutlaka bir haksızlık bulunan davranışı, “hukuka aykırı fiil”; yazılı ve yazısız hukuk kurallarında yer alan, hukuk düzenince meşru ve kabul edilebilir sınırların dışına çıkan, çoğu zaman bir tazminat veya bazen de ceza sorumluluğunu birlikte gerektiren davranışı, en basit tanımıyla “suç” ise; ceza kanunlarında tanımı ve sınırları açıkça çizilen, hukuka aykırı maddi ve manevi unsurları belirli, kişilerce yapılmaması gerektiği bilinen veya bilinmesi gereken, karşılığında bir hapis, para cezası veya güvenlik tedbiri gibi maddi yaptırımları olan davranışları içerir. Yapılan tanımlardan hareketle, kişilik haklarına, hukuka aykırı biçimde yapılan her saldırının, bir haksız fiil olduğu, ancak her haksız fiilin bir hukuka aykırılık veya suç oluşturmayacağı tartışmasızdır. Dolayısıyla, kişilik haklarına yapılan bir saldırı karşısında, görevli özel hukuk mahkemelerince tazminata veya bir ihtiyati tedbir kararına karar verilebileceği gibi, yine kişilik haklarına karşı konusu suç oluşturan bir saldırı karşısında ceza mahkemelerince ceza veya güvenlik tedbiri şeklinde bir cezai müeyyideye de karar verilebilir. Her ikisinde de mutlak suretle uyuşmazlığın en az iki tarafı vardır; saldırıyı yapan ve bu saldırıya maruz kalan taraf. (Yargıtay 19. Ceza Dairesi 15.05.2017 tarih, 2017/710 e, 2017/4575 k sayılı ilamından) Yukarıdaki açıklamalar bilgiler, somut olay ve soruşturma dosyası değerlendirildiğinde; İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 02.11.2023 tarihli 2023/234037 soruşturma sayılı talebinin kabulü ile bahse konu URL adreslerine erişimin engellenmesine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir. KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; Talebin KABULÜ ile, 5651 Sayılı yasanın 9/3 maddesi gereğince https://t24.com.tr/yazarlar/tolga-sardan-buyutec/mit-in-cumhurbaskanliği-na-sundugu-yargi-raporu-nda-neler-var,42058 isimli URL sayılı internet sayfasının içeriğinin ERİŞİME ENGELLENMESİNE ve İÇERİĞİN YAYINDAN KALDIRILMASINA, Kararın, 5651 Sayılı Yasanın 9/5 maddesi gereğince, doğrudan Erişim Sağlayıcı Birliğine gönderilmesine, Kararın, 5651 Sayılı Yasanın 9/8 maddesi gereğince derhal, en geç 4 saat içinde erişim sağlayıcısı tarafından yerine getirilmesine, Kararın talep de bulunan vekile ve URL bağlantısında ismi geçen internet sitesi adresine ayrı ayrı tebliğine, Dair, evrak üzerinde yapılan inceleme sonucunda tebliğ tarihinden itibaren 7 gün içerisinde Hakimliğimize sunulacak dilekçe ile 6545 sayılı yasa ile değişik 5271 sayılı CMK’nın 268/3 fıkrasının a-b bentleri uyarınca İstanbul 2.Sulh Ceza Hakimliğine itiraz yasa yolu açık olmak üzere karar verildi.02.11.2023 |
TIKLAYIN – Tolga Şardan savcılık ifadesinde, “Sadece halkı bilgilendirmek için gazetecilik yaptım” dedi; avukatı yazının ihbar niteliğinde sayılması gerektiğini söyledi